Ve tanrı insanı yarattı…
Eşi benzeri olmayan o bencil orospu çocuğunu yani. Bakmayın
öyle hepimiz aynıyız, hepimizin içinde var bu. YALAN. Evet yalan, ne kadar
ironiktir ki gerçeklerin en büyüğü. Her gün yalan söylüyoruz, her gün yalan
söylüyorlar. Ne olduğunu bilmeden dinliyoruz bazen onları, sadece dinliyoruz.
Biliyoruz ki onlar bize bunu yapmazlar. Biliyoruz… Hayır dostlarım, bilmiyoruz.
Sadece bildiğimize inanıp kendimizi kandırıyoruz. Gerçek bu, gerçeğin ta
kendisi işte! Yalanın doğası işte burada başlıyor, bir kere alışınca buna sonu
olmayan bir nehir gibi gidiyor. Ne dersek diyelim, ne derse desinler olmaz.
Alıştın bir kere buna dönüş yok! Fakat bunu gerçekten abartan insanlar var, şuan
sözüm onlara:
Yazıklar olsun size, yazıklar olsun tüm insanlığınıza. Tüm
dünya şahidim olsun ki sizlerin yaptığı şu dünya tarihinde görülmemiş bir
kahpeliktir. Sabun gibi kaygan, bir fahişe gibi döneksiniz. Sizler karanlık
kuyularda güneş görmeyecek kadar aciz, sevgiyi hak etmeyecek kadar şerefsiz ve
yalanlarla mutlu olabilecek kadar haysiyetsiz birer yaratıksınız. O iğrenç
gözleriniz ne görürse ona inanırsınız, o aşınmış kulaklarınız ne duyarsa onu
dinlersiniz, o eskimiş duygularınız ne isterse onu yaparsınız. Sizler yıkılmış
bir hükümdarlığı devam ettirmeye çalışan parazitler gibisiniz, sadece
parazitsiniz ama bunun farkında bile değilsiniz. Birbiri ardına birbirinizi
tekrarlıyorsunuz. Kırılmış aynalara bakıp, bozuk merceklerle dünyayı
izliyorsunuz. İnsanlara acı çektirip onların en masum anlarında, onlara en
büyük silahlarınızla saldırıyorsunuz. Çünkü sizler daha önce hiç gerçekten acı
çekmediniz, bunun anlamını bilmiyorsunuz. Sizler birer hastalıksınız. Çaresiz
kalmış, çareleri tükenmiş birer hastalıksınız. Tanrıya yalvarıyorum: Bir gün,
bir gün umarım sizlere de birisi o büyük silahını doğrultur ve tam kafanızdan
vurur…
İnanın bana, bu kadar nefret, bir o kadar acıdan kaynaklı.
Güvenirsiniz, güvendiğiniz her şey teker teker size yanıldığınızı ispatlar.
Güveniniz orospu olur resmen, girip çıkmayan kalmamıştır. Bunların sebebi bazen
bir bazen ise birden fazla orospu çocuğudur. Eğer bana soruyorsanız, benim
hayatımda birden fazla orospu çocuğu vardı dostlarım. Sadece ihtiyacı olduğunda
kapınızı çalan, ihtiyacı yokken siktirip giden yalancı insanlar. Hepsini bir araya
koyup yakmak lazım. Benim de bir çift lafım var ama bu insanların her birine,
teker teker. Ne demiş Nazım:
En güzel günlerimin üç mel'un adamı var:
"Biri sensin, biri o, biri ötekisi. Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi.
Sana gelince:
Ne ben Sezar’ım, ne de sen Brütüs’sün.
Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana küssün.
Artık seninle biz, düşman bile değiliz…"
Düşünsene ya, geçmişini bir düşün. Kaç kişiden kazık yedin? Kaç
kere yalanlar söylediler sana? Kaç tane adam kaldı yanında? Bak şu etrafına,
gerçeği gör o kadar yalanın arasından. Senin senden başka dostun yok adamım,
yok! Kalk lan ayağa, kalk ve göster. “Ben buradayım!” de ve püskürt etrafındaki
tüm parazitleri. Bunu yaptıktan sonra mutluluğa erişeceksin. Güven bana adamım,
erişeceksin o hep aradığın huzura.
Yalan işte böyle bir şeydir. İnsanın en büyük kusurudur.
Siz, siz olun kimseye yalan söylemeyin. Bir gün gelip size de yalan söylenince
kaldıramazsınız. Yalan öyle hafif sindirilebilecek bir şey değildir,
zihninizden atmak ise hiç mümkün değildir. Yalancı insanları atın hayatınızdan.
Bu benim sizden en büyük isteğimdir…
0 yorum:
Yorum Gönder