Bu aksak ve göçebe yaşamın mimarı, sözüm sanadır: Senin ben
ta amk!
Göçebe demişken yanlış anlamayın, diğer taraftan bahseden
aptal biri yok karşınızda. Göçebeden kastım insanlar, bizden göçen insanlar…
Aksaklığı tanımlamama gerek yok zaten, bir söyleyin hiç doğru
zamanda doğru yerde olduk mu? Zaman demişken, ya da bırakın sövmeyeyim şimdi ya.
Tekrar götümüze giren zaman olmasın…
Aslında ben saklambaç oynayacak birini istiyorum hayatımda
ya da sabahlara kadar sokakta sürtüp şafakta ZBK(Zil Bas Kaç) yapacak birilerini.
Çok şey istemiyorum, şu çocuk ruhuma çocuk ruhlu bir eş arıyorum. Çok şey değil
bak…
Bir gece vakti, bir sinema filmine bilet alırız. Baykuş’u
yakalayamayınca eve taksiyle döneriz. Götümüze giren sadece para olur. Birlikte
Chelsea maçlarını izleriz, siyaset bile yaparız! Kimi zaman bir şişe vodkaya,
kimi zaman bir kadeh gül rengi şaraba, kimi zaman ise bir duble anasona hayır
demeyiz. Her geceye güzel bir film sığdırıp, o her geceye bir sevişmeyi borç
takabiliriz. Dünyayı arkamıza alır, onun kölesi olmak yerine kendi
hiyerarşimizi ilan ederiz. Sıkıldık mı? Şehir ayaklarımızın altında be gülüm…
Hayal meyal ne güzel lan, düşününce şöyle bir an.
Yalnızlığın dibine vurmuşken hem de. Napalım? Haydi kalk gidelim aklım, başım bize dar geliyor. Çıkalım
dolaşalım boş sokaklarda. Gökte tek bir yıldız bile görsek gece bizim için her şeyini
vermiş demektir…
0 yorum:
Yorum Gönder