25 Kasım 2014 Salı

Belki bir gün...

"Hadi, hadi kalk gidiyoruz!" dediğimde hiç düşünmeden, yer ve zaman sormadan, hiç sorgulamadan "Hadi kalk gidelim o zaman, ne bekliyoruz?" diyecek birisi belki de ihtiyacım olan. Hiç bilmediğim yerlere, görmediğim sokaklara adım atabileceğim biri. Gezgin ruhumu tamamlayacak, gözlerim kapalı olsa dahi elini tutup yürüyebileceğim biri...

O ki, Kozmos kadar sonsuz, Ay kadar güzel, Sirius kadar parıltılı ve Kartal kadar görkemli olmalı. Teni karla kaplı bir dağdan daha beyaz, gözleri gök kubbeden daha mavi, dokunuşu meleklerden daha narin ve cümleleri Tanrı'dan daha keskin olmalı.

Görmeli göremediklerimi, duymalı duyamadıklarımı, hissetmeli hissedemediklerimi, bilmeli, bilemediğim her şeyi bilmeli...

Sarhoş olmam gerek tenine dokunduğum zaman, kelimeleri bir şişe vodkaya bedel, bakışları kaybolup gitmeye. Güzel bir filmden, yüzlerce kat daha güzel olmalı, kamaştırmalı tüm perdeleri... 

Tüm bunların ardından bu gece tekrar bana üç kelime kalıyor:

Belki bir gün...


0 yorum:

Yorum Gönder

feedburner facebook twitter youtube google+ feedburner
feedburner