Adam yaşamaya kalkıştı bu karmaşa içinde, toprağa düştü yüzü adamın. Kalktı tekrar, tutundu zarif bir dala ama bıraktı. Kırmaktan korktu onu ve bıraktı. Kendi çabasıyla kalktı ayağa. Sonra Sağlam görünümlü bir dala tutunarak iyice ayağa kalkmaya çalıştı ki ne olsun? O dal kırıldı ve adam tekrar yüzünü toprağa gömdü. Adam yine düştü...
Adam hiç olmadığı kadar acı çekti, acıyı kardeş belledi bu andan sonra. Acıdan güç almayı öğrendi ve acıyla bir bütün oldu. Artık o yıkılmaz bir duvardı. Onun duvarını balyoz ne kadar kuvvetli olursa olsun yıkamazdı artık. Ama özel bir balyoz vardı, o balyoz vurdu, duvar yıkıldı. Adam yine düştü...
Adam aldı duvarın parçalarını, harcının içine acıyı koydu, üstüne öfkeyi ve nefreti koydu bu sefer farklı olarak. Adam duvarını yeni baştan yaptı, tüm dalları korkmadan kırdı ve ayağa kalktı. Adam tam artık bitti derken, ayağı farklı bir dala takıldı yerde. Adam yine düştü...
Adamın kaderi düşmekti belki de?...
Ama adam her düştüğünde kalkmasını bildi, her düştüğünde daha güçlü kalktı adam. Hiç yorulmadı bu karmaşanın içinde. Düştü ve daha güçlü kalktı. Yine, yine, yine ve yine düştü ama her seferinde bir öncekinden daha hızlı kalkmayı öğrendi. Adam artık yenilmezdi...
0 yorum:
Yorum Gönder