9 Ocak 2015 Cuma

Artık gözlerinizi açma vakti...

Aslında benim kelime haznem çok genişti, size söyleyebileceğim her şeyi söyledim. Gene yetmedi. Anlamadı, anlamadılar, ben hiç anlatamadım...

Birkaç ufak yalan, bazen ise inanmak bile istemediğiniz gerçek yalanlar. Yalanın gerçeği mi olur? Evet, olur! Eğer ki bir yalana dahi inanacak kadar düştüyseniz size söylenilen her yalan aslında birer gerçektir. Diz çöküp ona, gel biraz daha sik belamı dediyseniz, işte bunlar gerçeğin ta kendisidir. Karşısına çıkıp yüzüne bunu vurmuyorsanız eğer, elinizden sadece birkaç duvar yumruklamak geliyorsa veya bazen karanlığa gömülmek, sadece oturup bir sinema da film izlermiş gibi onu izlersiniz. O sizi yok ederken tavırlarıyla, siz sadece bugünde benimle diye belki de inanmadığınız bir tanrıya dua edersiniz. Çünkü siz gerçeğin içinde kaybolmuş, yalandan arındırılmış bir meleksiniz. O ise kendi dört atlısını üzerinize utanmadan salan bir şeytan gibidir. Onun dört atlısı mı?
  1. Hayat
  2. Aşk
  3. Mutluluk
  4. Yalan
İlk önce sizin hayatınıza adımını atar, güzel bir şekilde. Sonra yavaşça yaklaşır ve hayatınız onun olur. Sonra araya aşkını sokar, sizin aklınızı başınızdan alır. Bundan sonra size mutluluk verir ki sizi son atlıya yani yalana alıştırsın. Ondan sonrası malum, artık köle oldunuz, uğraşmayın...

Bunları nereden mi biliyorum? Empati yeteneğim yüksektir ve sizleri izliyorum. Yazdığım veya yazacaklarımın hepsi genelde birer hayal ürünüdür. Siz can çekişirken öyle seyirci kalamadığım için burada bu sözleri dile getiriyorum. Bazen kendi hayatımdan alıntılar yapıyorum, yazının başında olduğu gibi. Umarım beni anlarsınız ve size zararı dokunan o zehirli çiçekleri biran önce hayatınızdan çıkarırsınız dostlarım. Artık gözlerinizi açma vakti...


0 yorum:

Yorum Gönder

feedburner facebook twitter youtube google+ feedburner
feedburner