1 Mart 2015 Pazar

O İnsan

Kadere inanmaya başladım artık şu son dönemlerde. "Ah kader, kanlı kader!" dediğim günlerde oldu yalan söyleyecek değilim, ya da inanmadığım bir tanrıya "Sevgisini geri istiyorum..." diye yalvardığım o günler. Abuk subuk insanların abuk subuk neşelerini kendime düşman ilan etmiştim, bencil bir pislik gibi. Banklarda yatıp, o bankta kaç paket bitirdiğimi, kaç şişe devirdiğimi hatırlamıyordum bile zaten. Koşturmaktan yorulmuş bir koşucu gibi ne yapacağımı bilmiyordum. Sonra bulutlar çekildi, Ay yeniden çıktı ortaya o kapkaranlık gökyüzümde. Kaderdi belki, belkide tanrının bana bir lütfuydu. Her ne ise ama tekrar koşmamı sağlayan da oydu aslına bakarsanız.

Aragorn'un destansı bir şekilde Ölüler Ordusu'yla gelip günü kurtardığı gibi, benim günümü kurtaran da o melekti işte. Şimdi kim ne derse desin Dünya güzel bir yer, yaşamak zor ama güzel. Belki de yanımdaki insana bağlıdır güzel olan şeyler, kim bilir. Bazen karanlığı sevdiğim, bazen ise aydınlığı aradığım bir dünyadayız. Kalkıp gitmek mümkün değil, huzur dediğim şeyin dorukları o insanın yanında mümkün.

O insan ki beni en mutlu anımda mutsuz, en mutsuz anımda mutlu edebilir. Yaşattığı güzelliğin veya acının bir sınırı olmayabilir. Ama bunlarında ardından tenine dokunduğum anda hissettiğim o şey, hayatımda ki tüm acılara bedeldir. Ölümü bile es geçip, ona odaklanırım. Deliliğin başladığı yer tam da burasıdır, yani onun yanı.

Şimdi söze nasıl girerim bilmiyorum, kelime haznem geniştir ama kelimeler anlamını yitiriyor. İçimdekini anlatacak bir kelime yok, bir anlam yok. Ben bu blogda ne yazdıysam zaten o insanı referans alarak yazdım, o insan benim ilham perim...

Şimdi bir zaman yolcusu için geçmiş, gelecek veya bugün neyse benim içinde o insan odur. Yaşadığım ve yaşayacak olduklarım, ondan ibarettir. Gökyüzü benim için onunla çevrilidir, ne zaman yukarıya baksam onu görürüm. Yeryüzü odur, ne zaman aşağıya baksam gene onu görürüm. İçtiğim her sigaranın veya her kadehin adı odur. Gittiğim her filmin, okuduğum her kitabın, dinlediğim her şarkının, izlediğim her dizinin, çizdiğim her resmin, yazdığım her yazının, aldığım her nefesin ve yaşadığım her günün adı o olduğu gibi...

Bir anne şefkatiyle, bir denizcinin denize olan aşkıyla, yaşanılan tüm duygularla, bildiğim veya bilip bilebileceğim tüm gerçeklerle, ölüm anındaki bir insanın yaşama içgüdüsüyle, tüm varoluş veya yaradılışla, bir şövalyenin ülkesine olan bağlılığıyla, hayata yeni gözlerini açan bir bebeğin yüzündeki o masumlukla. Seviyorum onu Nazım'ın, Piraye'ye olan aşkıyla...






0 yorum:

Yorum Gönder

feedburner facebook twitter youtube google+ feedburner
feedburner