5 Ağustos 2016 Cuma

Dört Element

Güneşin her doğuşunda biz insanoğluna umudu simgelediği gibi, bana sevgiyi simgeleyen bir insanın olması hayatımda belki de yaşamımın anlamıdır.

Sonbaharda yaptığım doğa yürüyüşlerinde sevdiğim, en çok sevdiğim; Ağaçta kalan o tek yaprak, tüm yaprakların dökülüp sadece bir yaprağın kaldığı o yüce ağaç. Böyle bir şeyi görmek olasılıkların dışındadır. İşte hayatınızda gerçek sevgiyi bulmakta olasılıkların dışındadır. İmkansızı aramakla aynı şeydir, diğer adına delilik demek istiyorum ve imkansıza ulaştığınız anda, delilik baş göstermeye başlıyor...

Bir astronomun evreni anlatmaya çalışması gibidir sevgi. Temel etmenler, kanunlar, teoriler veya bilinen onca şey var ama ne olduğunu hala bilmiyor. Evrene öyle bir gözle bakıyor ki, avucunun içinde tutmak istermiş gibi, çünkü evrende onu çeken her şey bulunuyor. İşte benim gözümden sevgi de budur, tam anlamıyla bu. Sevgi benim evrenimdir, ben o evrenin içinde kayboldum ve inanın yolumu bulmak istemiyorum. Yolum sisli ve puslu olsa dahi, zifiri karanlıklar da gün ve geceyi unutup, Güneş'in sıcaklığı tenimi aydınlatmasa dahi ben yolumu bulmak istemiyorum. Kısa yaşamım da en çok korktuğum şey bilinmezlik olsa dahi, bu bilinmezlikte yalpalanmak istiyorum.

Damarlarımdan akıp beynime akın eden her damla kan onun ismini taşıyor. Yüce saadetin bir tohumu beynimde yeşeriveriyor. Kalkışmaların en büyüğü, gözle görülmeyen bir gerçeklik. Yerkürede ki son çiçek veya okyanusta ki son balık. Bin kere ölüp dirilsem, sanki yine benim olacakmış gibi, tamamen saf ve tamamen kudretli...

Yaşamam için gereken 4 element sanki kendisi; ateş, su, toprak ve hava;

Bir gülüşüyle ateşini salabiliyor üstüme, eritiyor aklımı,
Bir sohbeti yaşamın temel kaynağı, ıslatıyor tüm kalbimi,
Bir bakışı yüce yaradılışın simgesi, parlatıyor gözlerimi...
Bir dokunuşu ise dağların içinden fışkıran bir rüzgar, dolduruyor ciğerlerimi...

Sanki bin asırdır sevmişim seni, daha varolmadan hiç etmişim günlerimi. Tüm gerçekliği senin adına kurmuş, senin için renklendirmişim geleceği...

Tıpkı günün geceyi aydınlattığı gibi aydınlatıyorsun varoluş sebebimi;

Bu sebep ki sensin ve daimi sen kalacaksın.

Yaşanan onca şey, yaşanmamışın aynası olsun, kurumuş topraklar yemyeşil ağaçlarla süslensin ve sen hangi zaman dilimde olursan ol, sevgim yine seni seçsin. Ölümde dahi, gözlerimin akı bir tek seninle parlasın. Her mutluluğum da tepemdeki gökkuşağı seninle açsın. Beynim yine her bir nörona sen diye haykırsın. Sen ki; Donmuş dağların eteklerinde ki rüzgarlar gibi es üstüme, kapat beni dışarıdaki tüm üzüntülere. Cennetin ırmaklarında, tertemiz sularda yüzelim seninle, ve seninle gitsin ömrüm geleceğe ki gelecek sen ol bu kısacık ömrümde...

feedburner facebook twitter youtube google+ feedburner
feedburner