25 Şubat 2015 Çarşamba

Yaşamam Gereken Hayat

Nasıl girsem bilemiyorum, konu aldığım şeyi açıklayacak bir kelimenin olduğunu sanmıyorum zaten. Birkaç şekilde anlatmaya çalışacağım sadece...

Zamanın her canlı için göreceli olduğunu biliyorum, ve bunu bilimsel bir yönden değilde soyut bir kavramla ele alacağım. O kavramın ismi: Sevgi. Biliyorum ki sevgi evrenseldir ve insanoğlunun yaratıldığı ilk günden beri öne gelen en büyük unsur sevgidir. Sevgi sizi deşifre eder, içinizdeki kötü duygularla süslenmiş masum yaratığı ortaya çıkarır. Zihninizin o en derinliklerinde yatan, oraya önceden konulmuş bir şeyi uyandırır çünkü sevgi insanın yaşama içgüdüsünü bile kontrol edebilecek bir içgüdüdür aslında. Şimdi asıl olay zamana niçin bu şekilde girdiğimi açıklayayım:

Zaman insan için görecelidir demiştik ve bunu sevgiyle ele alacaktım. Evet, böyle bir delilik yapıyorum. Dostlarım eskiden yıkılmaz tabuları olan sabit bir insandım, sonra biz daha hiçbir şey bilmezken bildiğimiz, içimizde var olan o şeyi keşfettim: Sevgiyi. Ve sevginin her insana layık olabileceğini ama dünya üzerinde sadece tek bir insana yönlenebileceğini keşfettim. O insanın yanında iken zaman benim açımdan hızlanıyor, gördüğüm her şey parıl parıl oluyor, dünya yaşanacak bir yer olarak gelmeye başlıyor. Zamanda sevgiye dahil, evet...

Sevginin evrensel olduğundan bahsettim. Bunu açıklamam gerekirse bizim içinde bulunduğumuz evren yani Kozmos, içinde kendi kurallarını barındıran yıkılmaz bir bütündür aslında. Sevgide aynı bunun gibidir, sevginin kendine has yıkılmaz kanunları vardır. Bu kanunlar sizi süründürebilir veya o bulunduğumuz evrenin en mutlu ve en huzurlu insanı yapabilir. Bu sevginin layık olacağı o canlıya bağlıdır...

Burada içimi ve o insana olan sevgimi kendi fikirlerimle ve değişik metaforlarla ortaya koymaya çalışıyorum, çünkü bunu yapmak istiyorum! "Birine aşık olduğunuzda bunu tüm dünyaya duyurmak istersiniz." demişti Carl Sagan, bende bu doğrultu üzerinde gidiyorum, birine aşık oldum ve onu tüm dünyaya duyurmak istiyorum! Duygularımın en masumlaştığı, karşısında etkisiz kaldığım, en zayıf noktam olan o insanı tüm dünya bilsin istiyorum!

En ulaşılmaz soruların bile cevaplandığını, karanlıkların bir anda aydınlıkla süslendiğini, sevgisiz bir zihinle görülmeyen şeylerin aslında ne kadar muhteşem göründüğünü, insanın gerçekten insan olmak için ihtiyaç duyduğu tüm etkenleri, birinin yüzüne baktığınızda kalbinizin aniden hızlanacağını, kim ne derse desin sadece kendinizi dinlemeniz gerektiğini, sarılmanın ne demek olduğunu ve şairlerin niçin şair olduğunu anlamamı sağlayan o insana!

Sabah uyanınca ilk aklıma gelen şey, bölüm sonu canavarını yok etmek için gerekli olan o silah, yıpranmış kalbimin hala atmasını sağlayan ilaç, en büyük hazineye götüren kadim harita, geçmişi unutup geleceği görmemi sağlayan zaman makinesi ve gökyüzüne ulaşmamı sağlayan bir el...

Öyle bir teni var ki kadim ejderhaların alevlerinin bile eritemeyeceği bir buz dağı gibi, tarihin tozlu sayfalarında sırları saklı bir mutluluk büyüsüydü gözleri, gökyüzü karardığı anda dalgalanıp havayı berraklaştıran birer melekti sanki saçının her teli ve yetmeyecek biliyorum ama benim yaşamam gereken bir hayattı o sanki...


feedburner facebook twitter youtube google+ feedburner
feedburner